GEÇİŞ ALANINDA HAYALİ KARDEŞLERİN İŞLEVLERİ

Psk. Hazal Ezgi İNCE

 

Winicott(1953, s.332) annenin bebeğinin fizyolojik ve duygusal ihtiyaçlarına verdiği anlık cevapların bireyin kişilik gelişimine nasıl zemin hazırladığını ‘’Primer Psişik Yaratıcılık’’ kavramı ile açıklamıştır. Anne ve bebeğin ilk temasının çocuğun sonraki yaratıcılığının başlangıcı olarak görmüştür. Winicott

makalesine devam ederken(1953) bireyin içerisindeki yaratıcı gücün potansiyel olarak bulunduğunu ve kalıtsal kodlarla taşındığını vurgulamıştır. Annenin memesini bebeğine sunması bebeğinden gelen dışsal ipuçlarını farkederek onun fizyolojik ve psikolojik doyumu sağlayabilmesini de beraberinde getirir. Annenin ipuçlarını yakalayıp hızlıca çocuğun ihtiyaçlarına uyumlanabilme yeteneği çocukta tümgüçlülük yanılsamasını pekiştirir. Bebek bu yanılsama sayesinde ağladığında memeyi kendi yarattığı varsanısını deneyimler.

      Bebeğin kendi yarattığına, her şeye gücü yettiğine yönelik varsanılara girmesi ben olanı ben olmayandan içsel olanı nesnel(dışsal) olandan ayırabilmesi için gerekli ön koşul niteliğini taşımaktadır. Winicott yeterince iyi annenin çocuğun tümgüçlülük yanılsamasını destekleyerek aşama aşama varsanı dünyasından çıkabilmesine yardımcı olacağını ifade eder. Tümgüçlülük yanılsaması varlığını sürdürdüğü sürece çocuk kendini dış çevreye uyumlayarak korumaya çalışır ve pasif konuma geçer.

     Winicott bebeğin iç dünyasından dış dünyaya geçişini ve sembolizasyon yeteneğini geliştirebilmesi sürecini geçiş nesneleri adını verdiği teori ile açıklamaya çalışır. Anne ve çocuğun duyusal yakınlıklarının ve uyumlarının çocuğun sembolik farkındalık düzeyinin gelişiminde ilk basamak olarak ele alır. Geçiş nesnesi ve fenomeninde içsel olan ile dışarasında kalan bir alan yaratılmıştır ve bu sayede çocuğun yaratıcı oyun kapasitesi gelişir. Oyun ikili ilişkiler içerisinde kurgulanan ne tamamen içsel ne de tamamen dıştan kaynaklanan zihin durumlarının tecrübe edilebildiği bir fırsat sunar.

       Bazı çocuklar kendilerine bu ara alanın içerisinde hayali arkadaşlar ve kardeşler yaratma ihtiyacı içerisine girebilirler. Bu çocukların aile ve kişisel hikayelerinde bazı durum ve değişiklikler yaşanmış olması bu alanın yaratılması sürecinde etkili olabilmektedir. Bu olgunun ilk olarak 2 yaş civarı belirdiği ve 10 yaşlarında son bulduğu gözlenmiştir. Her çocuk için yaratılan her bir hayali kardeşin kendi içinde farklı anlam ve işlevleri vardır ve görevlerini bitirdiklerinde çocukların buna ihtiyaçları kalmadığı görülür.

       Kohut(1971) hayali arkadaşların oluşturulmasının bireyin sağlıklı gelişimi üzerine önemli bir rolü olduğunu vurgulamıştır. Hayali kardeşler çocuğun değişiklik gösteren çevresel koşullarına yönelik geliştirdiği narsistik yaralanmalar ile başa çıkabilme yöntemi olarak görülebilir.

       Çocuklar hayali arkadaş veya kardeşleri sayesinde gerçek dünyada elde edemedikleri arzuları yaşatabilirler. Bu sayede arzularını tatmin etmenin uyumlu bir yolunu bulabilirler. Çocuk bu zihin durumundayken gerçek yaşamın acı verici yanlarını görmezden gelme imkanına sahip olabilirler. Burada ayırt edici olan çocuğun bu durumun gerçek olmadığının bilincine sahip olmasıdır.

       Hayali arkadaş veya kardeşlerin varlığının ifade edilme biçimleri 2 ile 10 yaş aralığında büyük farklar gösterebilmektedir. Küçük yaş aralığında kurulan hayallerin içerikleri ve davranış kalıpları farklılaşabilmektedir. Erken çocukluk dönemindeki görevleri içsel yoksunluk, ailedeki ihmal yaşantıları, ebeveyn tarafından reddedilmeye karşılık gelmekteyken çocuğun yaşı büyüdükçe gizil dönem ile beraber içgüdüsel çelişen dürtülerin doyurulması önem kazanacak ve hayali kardeşlerde bu amaca hizmet sunacaklardır. Bu durumda hayal edilseler bile yoğun şekilde su yüzüne çıkartılmayacaklardır.

       Hayali arkadaşların veya kardeşlerin gerçek olmadığının bilincinde olunmasına rağmen düşlemde canlı yaşantılanırlar. Bu deneyimler çocuğun kısa süreliğine iç dünyasına kaçmasını sağlar. Bu kaçış gerçek nesnelerle önceden kurduğu ilişkiden çekilmeyi de içerebilir.

      Selma Fraiberg(1959,s.23) bu durumu ‘’Magic Years’’ adlı yapıtında ‘’Çocuğun gerçek dünya ile buluşması, periyodik olarak düşlemsele gezdiğinde güçlenir’’ şeklinde vurgulamıştır. Bununla beraber hayali arkadaşlar çocuğun üst benlik ve dışsal kontrolünün desteklenebilmesi süreçlerine yardımcı olduğu görülmektedir. Bu arkadaşlar yeri geldiğinde ebeveyn formuna da girebilmektedirler.

       Bazen hayali kardeşler toplum tarafından kabul göremeyecek nitelikli dürtülerin aktarılabilmesine yardımcı olur.

       Hayali arkadaşlar veya kardeşler kendilik yapısının bütünlüğüne saldırı olmaktan çıkar ve annenin çocuğu narsistik yaralanmalardan korumaya elverişli olamadığı yerde çocuğun kaygısını azaltan, aynalayan ve mükemmeliyet duygularını yansıtan bir görevi olur. Hayali arkadaşların kullanımı çocuğun düşlemleri aracılığı ile olgunlaşabilmesi ve gelişimini sağlayabilmesi adına yaratıcı bir girişim olarak görülmelidir.

Kaynaklar

1. Bilen, N.K. (2014), Kardeşi Anlatmak, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, s.70-74

2.Winnicott, D.W. (1953), ‘’Transitional Objects and Transitional Phenomena- A Study of the First Not –Me Possession’’, Int. J. Psycho- Anal., s.89-97.

3. Kohut, H. (1971), The Analysis of the Self- A Systematic Approach to the Psychoanalytic Treatment of Narccissistic Personality Disorders, Int. Univercity Press, New York.

4. Fraiberg, S. H. (1959), The Magic Years. Understanding and Handling the Problems of Early Childhood, Charles Scribne’s Sons, New York.